1. aynada süslenirken görürse;
    " kafanızın içini süsleyin dışını değil" derdi. her seferinde bıkmadan.
    saçları yok yani işte bildiğiniz kel, biri azıcık alay etse;
    " cevher dolu dağda ot bitmezmiş"
    ve her sofraya oturduğumuzda;
    yüksek sesle;
    "karnımızdan önce gözümüzü doyur allah'ım"
    unutulur mu bunlar?